AA Analiz… Işıksal: “İsrail-GKRY ittifakının amaçlarından biri, KKTC’nin tanınmasını engellemek, doğal kaynaklar üzerindeki haklarını görmezden gelmek”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Özel Danışmanı Prof. Dr. Hüseyin Işıksal, İsrail ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) arasındaki yakınlaşmanın perde arkasını ve Tel Aviv’in amaçlarını AA Analiz için kaleme aldı.
Işıksal’ın AA Analiz için kaleme aldığı makale şöyle:
“Pek çok İsrail vatandaşı, Tel Aviv’in Gazze’de başlattığı katliamlarını Lübnan ve İran’a yayarak Orta Doğu’daki savaşı genişletmesinin ardından ülkeyi terk etmeye başladı. Bu duraklar arasında en popüler olanlardan bir tanesi de GKRY oldu. Geçtiğimiz günlerde, GKRY’ye giden İsraillilerin sayısının 15 bine ulaştığı haberleri Rum basınına yansıdı.
Rum gazeteleri “İsrailliler Kıbrıs’ı arka bahçe olarak kullanıyor”, “Vadedilmiş toprak gibi, Yahudiler neden Kıbrıs’tan arazi alıyor” manşetlerini attı. GKRY’nin ikinci büyük partisi Emekçi Halkın İlerici Partisi (AKEL) ise İsraillilerin planlı ve sistematik bir şekilde stratejik ve güvenlik riski taşıyan yerlerdeki mülkleri satın almalarını gündeme getirerek, “Ülkemiz elden gidiyor, İsrail bizi işgal ediyor” söylemini kullandı. Parti Genel Sekreteri Stefanos Stefanu, geleneksel müttefikleri arasında olan Birleşik Krallık’ın bile tepki göstermeye başladığı İsrail’e karşı kayıtsız şartsız desteğinden vazgeç(e)meyen Rum lider Nikos Hristodulidis’in İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya ne borçlu olduğunu sordu.
Bütün bu gelişmeler doğal olarak İsrail’in Kıbrıs’ta neyin peşinde olduğu, İsrail’in bölgesel hedef ve planlamasında Kıbrıs Adası’nın nerede durduğu ve nasıl bir tehdit oluşturduğu sorularını gündeme getirdi.
– GKRY-İsrail yakınlaşmasının arka planı
KKTC’nin de yer aldığı Kıbrıs Adası, coğrafi konumu, enerji kaynakların uluslararası pazarlara potansiyel geçiş güzergahları üzerinde bulunması ve bölgesel güvenlik açısından çok kritik bir coğrafyada bulunmaktadır. İsrail, Doğu Akdeniz’de özellikle Leviathan ve Tamar sahalarında keşfettiği doğal gaz rezervleriyle bölgesel bir aktör olarak öne çıkmış ve enerji hakimiyet planlarını faaliyete geçirmiştir. EastMed Boru Hattı Projesi ve Doğu Akdeniz Gaz Forumu gibi girişimler, İsrail’in enerji kaynaklarını Avrupa pazarlarına ulaştırma ve bölgesel enerji denklemini kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirme stratejisinin bir göstergesidir.
Öte yandan, İsrail’in enerji stratejisi sadece ekonomik çıkarlarla sınırlı değildir. Bu strateji aynı zamanda bölgede jeopolitik güç elde etme ve İsrail’in inşa etmek istediği yeni bölgesel güvenlik mimarisi ile de ilgilidir. Bu noktada, en kolay hedef GKRY’dir. İki taraf arasında 2010’da yapılan Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) antlaşması İsrail’in bölgesel hedefleri önünde en büyük engel olan Türkiye ve KKTC’yi dışlayarak, bölgenin enerji denkleminin dışında bırakma amacı taşımaktadır. Sonuçta, Rum tarafının artık kanıksanmış devlet politikası haline gelen Türk düşmanlığı ve “düşmanımın düşmanı benim dostumdur” anlayışı “kutsal olmayan” bir Yunan-Yahudi ittifakı yaratmıştır.
İsrail’in Rum tarafı ve Yunanistan ile yaptığı enerji ve askeri anlaşmalar, son yıllarda savunma ve güvenlik alanında artan işbirlikleri, ortak askeri tatbikatlar, savunma sanayi anlaşmaları, istihbarat paylaşımı, karşılıklı en üst düzeyde yapılan resmi ziyaretler, ABD’nin GKRY’ye yönelik silah ambargosunu kaldırması, GKRY’nin, İsrail’den Demir Kubbe gibi gelişmiş hava savunma sistemleri tedarik etme çabaları bu ittifakı daha da güçlendirmiştir.
Şubat ayında Rum yönetimin Larnaka ve Baf havaalanlarının güvenliğini İsrail istihbaratına teslim etmesiyle iki ülke arasındaki ilişkiler daha da garip bir boyut aldı. Rum basını bu gelişmelerden sonra Hristodulidis’i sert bir şekilde eleştirirken, “egemenliğin İsrail’e devredildiği” ifadeleri kamuoyunda geniş yer buldu. Rum tarafının İsrail’e olan tek taraflı bağımlılığı bölgedeki İngiliz üslerinin ve GKRY topraklarının İsrail’in lojistik ve operasyonel ihtiyaçları için kullanması ile iyice ayyuka çıktı.
– İttifakın amaçları
İsrail-GKRY ittifakının ana amaçlarından biri de KKTC’nin tanınma ve görünürlüğünü engelleyerek Kıbrıs Türk halkının adanın doğal kaynakları üzerindeki haklarını görmezden gelmektir. İsrail, bu amaçla çeşitli uluslararası platformlarda GKRY’nin tezlerine destek vererek KKTC’nin tanınmasına yönelik her türlü girişimi engellemeye çalışmaktadır.
İsrail’in KKTC’nin bazı stratejik bölgelerinde inşaat ve marina gibi farklı alanlara yayılmasının ülkede büyük bir rahatsızlık yaratmış olması ve alınan tedbirlerle bu sürecin bir ölçüde engellenmesi, İsrail vatandaşlarının yeni durağının GKRY olmasında rol oynamıştır.
Son olarak, İsrail’in bölgesel planları ve Rum tarafının “düşmanımın düşmanı dostumdur” anlayışıyla oluşturulan bu ittifakın temelinin çok da sağlam olmadığını belirtmek isterim. GKRY, İsrail’in tarih boyunca çıkarları doğrultusunda kurduğu ve kullandığı pek çok “geçici” müttefikinden sadece bir tanesidir. GKRY’nin tek taraflı ilan ettiği 12. parselinde yer alan ve önemli miktarda doğal gaz rezervi içerdiği tahmin edilen Afrodit sahasının İsrail MEB’ine taştığı iddiası ve sonrasında İsrail’in Rum tarafı üzerine kurduğu baskı göz önüne alındığında Tel Aviv’in kendi çıkarları söz konusu olduğunda hiçbir “dostu” tanımadığını göstermektedir. Bu noktada, iki halk arasında tarih boyunca pek çok şiddetli çatışma yaşandığını ve Kıbrıs tarihindeki en büyük katliamın 117 yılında, tarihi Salamis kentinde, Yahudiler tarafından Rumlara karşı yapıldığını ve bunun neticesinde 240 bin kişinin katledildiğini hatırlatmakta fayda var.
Sonuç olarak, GKRY’nin İsrail’in soykırımcı politikalarını kayıtsız şartsız desteklerken bir nevi hedef haline geldiğini söyleyebiliriz. İsrail’in yayılmacı politikasının değişmeyeceği gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, GKRY’nin tek çıkış yolu sahadaki gerçekleri kabul ederek KKTC ile iki devletin işbirliğine dayalı çözüm modelini kabul etmek ve böylelikle bölgedeki en büyük güç olan Türkiye ile ilişkilerini normalleştirilmektir. Doğu Akdeniz’de Türkiye ve KKTC’nin içerisinde olmadığı hiçbir denklemin yaşama şansı yoktur.