Cumhurbaşkanlığı: “Colin Stewart’ın açıklamaları mandasıyla uyumlu değildir”

Cumhurbaşkanlığı, “Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’e ve BM misyonuna duydukları kurumsal saygının tam olduğunu, ancak Genel Sekreter’in Kıbrıs Özel Temsilcisi Colin Stewart’ın son açıklamalarının, BM’nin taraflara eşit mesafede durma sorumluluğu açısından ciddi sorunlar içerdiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanlığı, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kıbrıs Özel Temsilcisi Colin Stewart’ın son açıklamaları hakkında açıklama yaptı.
-“Kıbrıs Türk tarafı güveni artırma sorumluluğunu yerine getirmede yetersiz olarak anımsayacak”
Cumhurbaşkanlığı açıklamasında, Colin Stewart’ın görev süresinin 9 Ağustos itibarıyla fiilen sona ereceği hatırlatılarak, “Kıbrıs Türk tarafı kendisini, görev süresi boyunca taraflar arasında güveni artırma sorumluluğunu yerine getirmekte yetersiz kalan, bazı kritik konularda tarafsızlık algısını zedeleyen ve özellikle halkımızın haklı insani taleplerine gereken duyarlılığı göstermeyen bir görevli olarak anımsayacaktır.” denildi.
-“Kıbrıs Türk halkının çözüm vizyonunu ciddiye alınmayan öneri nitelendirmesi BM’nin tarafsızlığıyla bağdaşmıyor”
Kıbrıs Türk tarafının , çözüm iradesini defalarca ve açık biçimde ortaya koyduğu belirtilen açıklama şöyle devam etti:
“Bu vizyon, Kıbrıs’taki iki ayrı halk, iki ayrı demokrasi ve iki ayrı devlet gerçeğinden hareketle şekillenmiştir. Kıbrıs’ta kalıcı ve adil bir çözüm ancak mevcut gerçekliğin esas alınmasıyla mümkündür.
Colin Stewart’ın, Kıbrıs Türk halkının iradesini ve özden gelen hakları olan egemen eşitlik ve eşit uluslararası statüye dayalı çözüm vizyonunu “ciddiye alınmayan” bir öneri gibi nitelendirmesi, BM misyonunun tarafsızlığıyla bağdaşmamaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımız halkımız adına bu çözüm çerçevesini sadece savunmakla kalmamış, uluslararası muhataplarına da en üst seviyelerde defalarca iletmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin bu vizyona verdiği tam destek de, halkımızın meşru ve çağdaş taleplerinin arkasında duran bir dayanışma örneğidir.”
Kıbrıs Türk halkının yalnızca Türkiye ile ticaret yapabildiği gerekçesiyle dışa bağımlı olduğu yönündeki değerlendirmelerin , tarihi ve hukuki bağlamı göz ardı eden yaklaşımlar olduğuna dikkat çekilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi.
“ Bu halk, doğrudan ticaret hakkı da dahil olmak üzere temel haklarını kullanmasının engellendiği haksız ve hukuksuz bir izolasyon altında yaşamaktadır. Bu izolasyon, yalnızca ekonomik zorluklar yaratmakla kalmamakta, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının temel insan haklarından mahrum bırakılmasına sebep olmaktadır. Uluslararası toplum bu eşitsizliğin sürmesine seyirci kalmak yerine, eğer çözüm sürecine katkı sunmak istiyorsa, bu haksız zulmün sona ermesini sağlamalıdır.
Colin Stewart, halkımızın yıllardır dile getirdiği insani bir talep olan Yiğitler–Pile yolunu Rum tarafına toprak kazandırma çabasına dönüştürerek süreci tıkayan kişi olarak hatırlanacaktır. Bu yaklaşım, BM misyonuna duyulan güveni zedelemiş ve samimi bir kolaylaştırıcılık beklentisini boşa çıkarmıştır.”
-“Stewart sorumluyu gizliyor”
Colin Stewart’ın ayrıca, geçiş kapılarının neden açılamadığını açıklamak yerine asıl sorumluyu gizlediği ve kamuoyunu yanılttığı vurgulanan açıklamada, “Kıbrıs Türk tarafı uzun süredir Haspolat Kapısı’nın araçlı geçişe uygun şekilde açılmasını ve Akıncılar–Limya hattında araçlı geçişe hizmet edecek Akıncılar Kapısı’nın açılmasını yapıcı ve resmi düzeyde önermiştir. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bu önerilerin pozitif ve yapıcı bir anlayışla gündeme getirildiğini açıklamış, Rum tarafının ise Kiracıköy ve Erenköy üzerinden KKTC topraklarını transit geçiş güzergahına dönüştürme talebini güvenlik ve egemenlik gerekçeleriyle reddettiklerini kamuoyuna duyurmuştur. Rum tarafı buna rağmen kabul edilmesi mümkün olmayan bu taleplerinde ısrar etmeye devam etmiştir.” denildi.
“-Türkiye garantörlükten çok daha fazlasını ifade ediyor”
Kıbrıs Türk halkı için Anavatan Türkiye’nin garantörlük görevinden çok daha fazlasını ifade etiği belirtilen açıklamada, “Türkiye, halkımızın güvenliği, varlığı ve geleceğiyle doğrudan bağlı olan tarihsel bir dayanışma odağıdır. Aramızdaki bağlar yalnızca diplomatik sorumluluklardan ibaret değildir. Türkiye’yle KKTC arasında ortak mücadeleye, kültürel yakınlığa ve karşılıklı güvene dayanan köklü bir ilişki söz konusudur. Türkiye’nin desteği, Kıbrıs Türk halkının iradesini uluslararası alanda kararlılıkla savunabilmesinin en güçlü temellerinden biridir. Bu çok boyutlu ilişkinin “korku” üzerinden tarif edilmesi, gerçekleri saptırmak anlamı taşır, aynı zamanda çözüm ortamını zayıflatan sorumsuz bir yaklaşımı da yansıtır.” ifadelerine yer verildi.
Kıbrıs Türk tarafının seçim süreçlerinde de geleneksel olarak yapıcı tutumunu sürdürdüğü Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın halkının haklarını savunan, ilkeli ve net bir liderlik anlayışı sergilemekte olduğu bu doğrultuda, temel haklara aykırı herhangi bir adıma onay vermemiş, halkının geleceğini geçici siyasi hesaplara teslim etmediği ifade edildi.
Kıbrıs Türk halkının mevcut statükoyu bir tercih olarak benimsemediği kaydedilen açıklama şöyle devam etti:
Halkımızın egemenliği, güvenliği ve onurlu geleceği için verdiği mücadele görmezden gelinemez. BM’nin sorumluluğu taraflardan birini dışlamak değil, her iki tarafın eşitlik temelinde uzlaşı zemini oluşturmasına katkı sağlamaktır.
Kıbrıs Türk tarafı, Mart ve Temmuz 2025’te gerçekleştirilen gayriresmi zirvelere iyi niyetle katılmıştır. Sürecin ilerleyebilmesi için her iki tarafın egemen eşitliğe ve eşit uluslararası statüye sahip aktörler olarak bu süreçte yer alması gerektiği bir kez daha vurgulamıştır. Bu temel yaklaşımı kabul etmeyen hiçbir girişimin başarı şansı olamaz.”
“BM’nin temel işlevinin, Kıbrıs Türk halkına ne yapması gerektiğini dayatmak değildir.” denilen açıklama, “Asıl sorumluluk, iki tarafın iradesine saygı gösteren ve çözüm için gerekli koşulları oluşturan bir tutum benimsemektir. Bu niteliği taşımayan herhangi bir temsilcinin BM çatısı altında güven ortamı yaratması mümkün olamaz. Colin Stewart’ın görev süresi, bu açıdan kapsamlı bir değerlendirme yapılmasını gerektirmektedir.” Diye devam etti.
“-Kıbrıs Türk halkı haklarına ve varlığına sahip çıkmayı sürdürecek”
Açıklama, “Kıbrıs Türk halkı, haklarına, iradesine ve varlığına sahip çıkmayı sürdürecektir. Bu duruş, geçici gelişmelerin sonucu olarak ortaya çıkmamıştır. Kararlı bir Halkın tarihsel birikimi ve meşru mücadelesiyle şekillenmiştir. Bu çerçevede ifade edilen tüm değerlendirmeler, görev süresi tamamlanmakta olan temsilcinin ardından görevi üstlenmesi beklenen yeni özel temsilci için de yol gösterici nitelik taşımaktadır. BM misyonunun bu kararlılığa saygı göstermesi, sürecin ciddiyetine katkı sunması açısından önemlidir.” sözleriyle son buldu.