Bilim ve TeknolojiManşet

Karbon tarihlemesinin sonucu bekleniyor

Oklahoma City’deki Osteoloji Müzesi’ne bağışlanan kafatasının bir koni şekline sahip olması, çok sıra dışı bir şey değil. Çünkü eski zamanlarda Peruluların kendine özgü şekli elde etmek için gelişim sırasında çocukların kafalarını sargılarla sıktıkları biliniyor.

Bununla birlikte, bu kafatasındaki metal implant oldukça sıra dışı ve eğer gerçekse, antik And dünyasından potansiyel olarak benzersiz bir keşif olacak.

Bu potansiyel implanta ek olarak, kafatasının metalin altında, muhtemelen trepanasyon yoluyla oluşturulmuş bir deliği var. Trepanasyon, bir yaralanmayı veya tıbbi durumu tedavi etmek amacıyla bir kişinin kafatasına bir delik açılması anlamına geliyor ve bu antik dünyada yaygın bir uygulamaydı.

Bu kafatasının birkaç fotoğrafını Facebook sayfasında yayınlayan Osteoloji Müzesi, uzmanlarının şu anda metal implantın gerçekliğini doğrulayamadığını söylüyor. Bir müze temsilcisi, karbon tarihlemesinin yapılmadığını ve bir arkeologun henüz kafatasını ve metal implantı yakından incelemediğini söylüyor.

İmplant gerçek mi?

Müzeye bağlı olmayan birkaç bilim insanı, implantın gerçekliği konusunda oldukça şüpheci görünüyor fakat genel olarak görüşleri karışık. Bazıları şüpheci ve implantın sahte olduğunu öne sürerken, diğerleri implantın gerçek olabileceğinden şüpheleniyor.

Bilim insanları, her iki durumda da, implantın gerçek olup olmadığına dair nihai bir karar verilmeden önce birkaç bilimsel testin yapılması gerekeceğini söylüyor.

Louisiana’daki Tulane Üniversitesi’nde antropoloji profesörü olan John Verano, kafatası gerçek olsa bile, metal implantın muhtemelen günümüzün bir sahtekarlığı olduğuna atıfta bulunarak, “Bunun gerçek bir şey olduğundan oldukça şüpheliyim.” diyor.

Verano, “Bence bu, kafatasını daha değerli bir koleksiyon haline getirmek için üretilmiş bir şey.” diyor. Bu metal implant, müze ya da bağışçı ona sahip olmadan, onlarca yıl önce yerleştirilmiş olabilir.

Verano, metal implantlara sahip olduğu iddia edilen birkaç And kafatasını inceledi ve 2010 yılında International Journal of Osteoarchaeology’de konuyla ilgili bir makale yayımladı. Makalede Verano, sözde metal implantları barındıran kafataslarını anlatıyor, ancak bunlar ya sahteydi ya da metal cerrahi bir implant değildi, bunun yerine mezar adağı olarak kullanılıyordu.

Diğer bilim insanları, metal implantın gerçek olabileceğini söylüyor, ancak daha ileri testler yapılana kadar kesin bir şey söylemek için henüz çok erken. California Üniversitesi’nde antropoloji profesörü olan Danielle Kurin, “Daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim. Resimlere göre, metal parça ince bir şekilde dövülerek şekillendirilmiş gibi görünüyor.” diyor.

Kurin, “Kafatasının kırılma modellerine dayanarak, yaşlı bir erkek gibi görünen bu kişi, başının sağ tarafına büyük bir künt kuvvet travması geçirdi. Yayılan ve eş merkezli kırık hatlarının iyileşme belirtileri göstermesi, bu bireyin en az birkaç hafta ila aylarca hayatta kaldığını gösteriyor.” diyor.

Kurin, o zamanlar And Dağları’nda metalürji teknolojisi çeşitlilik gösterdiğinden, kafatasındaki metal üzerinde yapılan testlerin, yapıldığı yeri aydınlatmaya yardımcı olabileceğini söylüyor. “Metal parçasının bir trepanasyon deliğini ve/veya açık bir kafatası kırığını kapsayıp kaplamadığını belirlemek için kafatasının röntgenini çektirmek de yararlı olur.”

“Bir trepanasyondan sonra, kesilen deliğe kişinin kemiğinin bir parçasının yerleştirildiği, geçmiş keşiflerden birkaç vaka daha var.” Ek olarak, 2013 yılında American Journal of Physical Anthropology makalesinde Kurin, yaklaşık 800 yıl önce Peru’da yaşayan bir kişinin üzerine metal bir başlık dikilmiş dar bir kafatası başlığı taktığı bir vakayı bildirmişti. Şapkayı bir miğfer gibi giymişti ve trepanasyonla oyulmuş bölgeyi koruma altına almıştı.

SUNY Cortland’da antropoloji profesörü olan Kent Johnson da metal implantın orijinal olabileceğini ancak yine de testlerin yapılması gerektiğini söylüyor. Bununla birlikte, implantın gerçek olup olmadığına bakılmaksızın, bu kişi korkunç bir yaralanmadan kurtulmuştu.

Johnson, kişinin bu yaralanmalardan sonra bir süre hayatta kalmış gibi göründüğünü belirterek, “Bu kişiyi hayatta kalan olarak tanımlamak doğru olur. Kafatasının sağ tarafında frontal, temporal ve sağ parietal kemikleri etkileyen geniş bir travma var. Kırık kemiklerin kenarlarının tekrar bir araya gelmek için yeterli zamana sahip olduğu iyileşme kanıtı var.” diyor.

Bir yanıt yazın