DünyaManşetYaşam

Tarih Boyunca Açıklanamayan 7 İlginç Olay

1. Goril Koko’nun son sözleri Herkesin sevgilisi Goril Koko’ya işaret dili öğretildi ve kendisi bu sayede insanlarla iletişim kurabildi. Bir röportajda, Koko’nun eğiticisi ve kendisine en yakın insan olan Francine Patterson’a Koko ile konuşmalarının ne kadar derine inebileceği soruldu. Francine: “Koko’nun bakıcılarından biriyle ölüm hakkında yaptığı bir konuşma ile başlamıştı. Bakıcı Koko’ya bir iskelet gösterdi ve “Bu canlı mı yoksa ölü mü?” diye sordu Koko, “Ölü, örtülü” diye cevapladı. Bakıcı sordu, “Hayvanlar öldüğünde nereye gidiyor?” Koko, “Rahat bir delik” dedi. Sonra bir veda öpücüğü verdi. ”Koko’nun bu cevabı birçok insanı şaşırttı ve geride birçok felsefi tartışma bıraktı. Sevgili Koko, umarız söylediklerinde haklısındır.

2. Damarlarında kan bulunan 2.000 yıllık ceset Lady Day olarak da bilinen Xin Zhui, antik Çin’deki Batı Han hanedanlığı döneminde Dai’nin Markiziydi. Mezarı, ölümünden 2000 yıl sonra yanında birçok değerli eser belge ile birlikte Çin’de Mawangdui adında bir tepenin içinde bulundu. Buraya kadar her şey normal. Ancak herkesi şaşırtan şey, vücudunun ölümünden binlerce yıl sonra bile ne kadar iyi korunmuş olduğuydu. Lady Day tüm organları sağlam ve kan damarları bozulmamış olarak bulundu, hatta damarlarında az miktarda A Tipi kan da vardı ve saçları ve kirpikleri hala duruyordu. Bilim adamları midesinde kavun tohumlarını buldular ve bu sebeple kavun mevsiminde yaz aylarında öldüğüne inanılıyor. Diğer taraftan bu, kavun yedikten sonra birkaç saat içinde öldüğü anlamına da geliyor. Herkeste merak uyandıran, vücudunun içine batırıldığı gizemli sıvı, hafif asidikti ve içinde bir miktar magnezyum bulunuyordu. Muhtemelen vücudun bu kadar uzun süre korunmasına bu sıvı yardımcı oldu. Bilim adamları hala bu gizemli sıvının nasıl bir sıvı olduğunu bilmiyorlar.

3. Gizemli “Dans Salgını” 1518’de Strazburg, Alsace, oldukça ilgin bir salgınla karşı karşıya kaldı. “Dans hastalığı” olarak da bilinen bu garip durum 400 kişinin hiç durmadan, dinlenmeden dans etmelerine ve bu insanlardan bazılarının kalp krizi, yorgunluk veya felç gibi sebeplerle ölmelerine neden oldu. Bu garip durum 1518 yılının Temmuz ayında, Bayan Troffea adlı bir kadının Strazburg’un ortasında kontrolsüz bir şekilde dans etmeye başlamasıyla ortaya çıktı. Bayan Troffea’ye 34 kişi daha katıldı ve kısa süre sonra bu sayı yaklaşık 400 kişiye ulaştı. Bir noktadan sonra günde yaklaşık 15 kişiyi öldürmeye başlayan salgının doğaüstü sebeplerden kaynaklanmadığı fark edildi ve doktorlar ve yetkililer ve bu salgının “sıcak kan” nedeniyle olduğunu iddia ettiler. Hastaları tedavi etmek yerine, doktorlar ahşap bir ev inşa ederek bu insanlara “dans etmelerini” önerdi. Profesyonel modern maraton koşucularının bile bu kadar yoğun antrenmanlara dayanamayacağına inanılıyor. Ergot mantarlarının toksik ürünlerinden kaynaklanan bir tür gıda zehirlenmesinden ya da kitlesel psikojenik bir hastalık olabileceğinden bahsedilse de henüz bilim adamları bu korkunç salgına neyin yol açtığından tam olarak emin değiller.

4. Kleopatra ve sevgilisi Antony’nin hala bulunamayan mezarları “Bulunmaya yakın” olduğuyla ilgili sayısız yanlış iddiaya rağmen, hiç kimse insanlık tarihindeki en ikonik kadınlardan birinin gömüldüğü yer hakkında hiçbir fikre sahip değil. Octavianus’un emrettiği şekilde ” Antonius’la görkemli ve muhteşem bir biçimde” inanılıyor. Aslında, Kleopatra’ arkeologlar açısından gizemini koruyan tek kişi değil, Mozart ve Cengiz Han gibi ikonik tarihi figürlerin de mezarlarının nerede olduğu bilinmiyor.

5.Kanada’da ortadan kaybolan köy halkı Kanada’daki bulunan Inuit ara sıra geçen kürk avcıları tarafından bilinen küçük bir köydü. 1930 yılında Inuit’de garip bir şey oldu; Joe Labelle adlı bir kürk avcısı adanın sınırları içerisine girdiğinde köyde tek bir insan bile bulamadı. Sadece insan yapımı gibi görünen bir mezarda açlıktan ölmüş 7 kızak köpeği vardı. Kayıp insanları bulmak için bir arama yapıldı, ancak tek bir cesete dahi rastlanmadı.

6.Batmamasına rağmen 25 kişilik mürettebatı kaybolan gemi Joyita, 1955’te Güney Pasifik’te gizemli bir şekilde ortadan kaybolan tüccar bir gemi. Hepimiz gemilerin battığını ve trajedilerin gerçekleştiğini anlayabiliriz ancak, bu gizemli durum biraz farklı. Herkesin dikkatini çeken, geminin neredeyse batma ihtimalinin olmayacağı bir şekilde inşa edilmiş olmasıydı. Hatta gemi ilk bulunduğunda, hala suyun dışında kalan büyük bir kısmı bulunuyordu ancak üzerinde tek bir kişi bile yoktu. Yola çıktığında gemide bulunan 25 kişiden hiçbiri tüm aramalara rağmen bulunamadı. Hikaye mürettebatın neden gemide kalmadığı ve cesetlerinin hiçbirinin bulunamadığı konusunda arkasında birçok soru bıraktı.

7.Uzaylılar tarafından kaçırıldığını iddia eden 2 adam 1973’te Mississippi, Pascagoula’da yaşayan iki adamın başına garip bir olay geldi. Charles Hickson ve Calvin Parker adlı iki adam, balık tutmaya gittikleri sırada uzaylılar tarafından kaçırıldıklarını iddia ettiler. Hickson ve Parker, ilk önce vızıltıya benzer sesler duyduklarını ve yanıp sönen mavi bir ışık gördüklerini, daha sonra ise 40 feet genişliğinde ve 10 feet yüksekliğinde oval şekilli bir cisimin ortaya çıktığını iddia ediyorlar. Parker ve Hickson bilinçlerinin yerinde olduğunu ancak hareket edemediklerini, uzaylıların onları kaçırdıklarını ve serbest bırakmadan önce üzerilerinde bazı deneyler yaptıklarını anlatıyor. Elbette, bu hikayeye de inanmayan, yalan makinesi testlerine girmelerini isteyen ve iki adamdan birinin (Charles Hickson) muhtemelen “uyur gezer” olduğunu söyleyenler oldu.

Bir yanıt yazın